YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUK NEDİR?
Yaygın gelişimsel bozukluklar; erken çocukluk döneminde başlayan sosyal beceri, dil gelişimi ve davranış alanında uygun gelişmeme veya kaybın olduğu bir grup psikiyatrik bozukluktur.
Genel olarak bu bozukluklar gelişimin birçok alanını etkilerler ve süreğen işlev bozukluklarına yol açarlar.
1980 yılında DSM–3 otizmi yaygın gelişimsel bozukluk olarak ele almış ve “infantil otizm” terimi, 30 aydan önce ortaya çıkan otistik davranışlar için ilk kez bu dönemde kullanılmıştır
YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUĞUN SINIFLANDIRILMASI
Amerikan Psikiyatri Birliği, psikiyatrik bozuklukların tanı ve sınıflandırmasında (DSM-IV, 1994) yaygın gelişimsel bozuklukları beş bozukluktan oluşan beş ana grup olarak açıklamıştır.
Asperger Sendromu
Asperger sendromu; Hem otistik bozuklukta, hem de Asperger bozukluğunda, toplumsal etkileşimde nitel bozulma, davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntüler söz konusudur.
Ancak, Asperger bozukluğu ile otizm arasındaki en önemli fark, Asperger bozukluğunda dil ve bilişsel gelişmede gecikmenin olmamasıdır.
Çocukluk Dezingregratif Bozukluğu
Bu bozukluk, çok seyrek rastlanan bir yaygın gelişimsel bozukluk kategorisidir.
Bu tanıyı alan çocuklar yaşamlarının en az ilk iki yılında normal gelişim gösterirler. Bozukluğun başlamasıyla, daha önce kazanılmış olan beceriler hızla yitirilir
Bu tanıyı alan çocuklar birkaç yıl içinde otizm tanısı alan çocuklarla benzer özellikleri gösterir hale gelir
Rett Sendromu
Rett sendromu yalnızca kızlarda görülen bir bozukluktur.
Yaygın gelişimsel bozukluk içinde, genetik temeli tam olarak belirlenmiş tek bozukluktur.
Rett sendromu olan çocuklar, tipik el hareketleri (çamaşır yıkıyormuş gibi) ile ayırt edilir.
İlk bir yıl içinde sosyal iletişimleri bozulur, daha ileri yaşlarda, eğer yürümeye başlamışlarsa yürümeleri de bozulur.
Konuşmaları gelişmez veya gecikir
İlk 2-3 yılda sosyal gelişme ve oyun gelişimi durur, fakat ilgiler sürer.
Her olguda ağır zekâ özrü kalır.
Atipik Otizm
Yaygın Gelişimsel bozukluk için tanı ölçütleri karşılanmıyorsa ve gözlenen semptomların tanı koymak için yetersiz kalması durumunda konan tanıdır.
Dil ve sosyal ilişkiyle ilgili sorunlar,
Dilin amaca yönelik kullanımındaki sorunlar,
Aşırı çekingenlik,
Aşırı utangaçlık,
Otizm yaşamın erken dönemlerinde başlayan ve yaşam boyu süren , sosyal ilişkiler, iletişim, davranış ve bilişsel gelişmede gecikme ve sapmayla belirli, nöropsikiyatrik bir bozukluk olarak kabul edilmektedir.
Otizm sendromu değişik edimsel ve gelişimsel nedenlere bağlı olarak, 3 yaş öncesinde çocuklarda ortaya çıkan, sözel ve sözel olmayan iletişim, sembolik etkinlikler, oyun ve sosyal ilişki alanlarında bozukluk ve stereotipiler ile karakterize olan bir bozukluktur
OTİZMİN GÖRÜLME SIKLIĞI
Otizm her sosyo-ekonomik düzey ve etnik kökenlerden gelen çocuklarda görülmektedir.
Yapılan araştırmalar otizmin küçümsenmeyecek oranda yaygın olduğunu göstermektedir.
Önceleri 2.500’de 1 olarak bildirilen değer bugün 1.000’de 1 civarındadır. Hatta kimilerine göre en geniş tanımı kullanıldığında bu oran 500’de l dir.
Erkek çocuklarında kız çocuklarına oranla 3-5 kat dafa fazla olduğu öne sürülmüştür.
Zaman içinde sıklıkla izlenen bu artış için farklı görüşler vardır.
Bir görüşe göre çevre kirliliği, radyasyon, beslenme alışkanlıklarının değişmesi gibi nedenlerle hastalığın giderek arttığı savunulmaktadır.
Diğer bir görüşe göre hastalık artık daha iyi tanınmakta ve hafif formlarının da bu sayıya eklenmesiyle sıklık oranında artış gözükmektedir.
Genetik bilimleri açısından bir değerlendirme yapıldığında, bir ailede bu hastalığa sahip biri varsa otistik bir çocuğa sahip olma riskinin %5-8 arasında olduğu tahmin edilmektedir.
OTİSTİK ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
Göz teması kurmazlar. Pek çok kişinin göz kontağı kurduğu durumlarda göz kontağı kurmamak ya da çok kısa sürelerle göz kontağı kurmak.
Ortak ilgide sınırlılık. Başkasının işaret ettiği yere bakmamak.
Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik.
Diğer çocuklarla etkileşimde isteksizlik.
Yalnızlığı yeğlemek.
Başkalarının duygularını anlamakta yetersizdirler
Sözel veya sözel olmayan birtakım ifadelere tepki vermeyebilirler
Zihinsel birtakım engelleri vardır IQ seviyesi çoğunda 50’nin altında çok azında ise 50–70 arasında veya 70’in üstündedir.
Etraftaki birtakım değişikliklere stresli bir tepki gösterirler.
Bazıları bir takım ses, koku veya dokunuşa aşırı hassastır.
Bazıları ise sıcak, soğuk veya acıya karşı oldukça duyarsızdır.
Bazı çocuklar ev veya oda düzenlerinin bozulmasına karşı aşırı tepki gösterebilirler.
Rutin olarak görmeye veya yapmaya alıştıkları şeyleri severler
Bazı çocuklar çok saldırgan olurlar. Kendilerine, başkalarına ya da eşyalara zarar verebilirler.
Hareket takıntıları vardır. El çırpmak, sallanma, koşma, zıplama, dönme gibi yinelemeli davranışları uzun süreli yapmak.
İlgi takıntıları. Bir ya da birkaç sıra dışı konu ile aşırı derecede ilgilenmek ve sürekli bu konularda uğraşlarda bulunmak
Düzen takıntıları.
Tehlike veya korku duygusu hissetmezler.
Yemek yeme bozuklukları vardır.
Bazıları yenmez şeyleri yemekten hoşlanırlar (Katran, cam vb)
İletişim için konuşmayı kullanmazlar.
Kullandıkları kelimeler çok sınırlıdır ve genellikle etraflarında sık duydukları sözleri kullanırlar.
Bazen de konuşulanları papağan gibi tekrarlayabilirler.
Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler
Çoğunlukla insanları değil de objeleri ve cansız varlıkları tercih etmektedirler.
OTİSTİK ÇOCUKLARIN DAVRANIŞSAL BOZUKLUKLARI
Öfke Nöbetleri
Temper tantrum, öfke nöbetlerine verilen isimdir.
Genellikle 2-5 yaş döneminde belirginleşir. Bu dönemde konuşma çok az ya da hiç olmadığından, çocuk isteklerini sözel olarak ifade edememektedir. İsteğinin yapılmaması, ortamda istemediği bir durumun oluşması ya da başarısız olduğu zamanlar açığa çıkabilir
Öfke nöbetleri; çığlık atma gibi küçük boyutlarda olabileceği gibi çoğu otistik çocukta, öfke nöbeti olarak adlandırılan
tekmeleme,
ağlama,
bağırma,
kendine zarar verici davranışlar (otomütilasyon)
kendini yere atma
ellerini kanatacak derecede ısırma,
başını vurma,
yetişkinlere ve diğer kişilere, eşyalara zara verme gibi büyük boyutlarda da ortaya çıkmaktadır.
Saldırganlık
Bazı otizimli çocuklarda saldırganlık, belirgin bir davranış biçimi olabilir.
Bu davranışların nedenleri:
Anne ve babaların hatalı tutumları,
çocuğun sık sık cezalandırılması,
Davranışlarının gereksiz yere engellenmesi,
Şımartılması veya ilgilenilmemesi saldırgan davranışların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Saldırganlığın ileri aşamaları ilaç tedavisi gerektirebilir ve bu tedaviden sonuç alınabilir
Stereotip Vücut Hareketleri
Otizmli çocukların çoğunda tekrarlayıcı stereotpik davranışlar vardır.
vücudu döndürme,
sallanma,
el çırpma,
nesnelere vurma çevirme,
ışığa bakma,
sürekli aynı şeyleri tekrar etme,
amaçsız dolanma gibi
Bu durum zekâ düzeyi düşük otistiklerde daha sık görülür.
Hiperaktivite
Otistik çocukların çoğu hiperaktiftir, yani aşırı hareketli ve dikkatleri dağınıktır. Bu durum özellikle küçük yaşlarda çok belirgindir, bazen de uzun süre devam eder. Dikkat problemi olan bu çocuklar küçük bir detayı fark ederken, bütünü kavramakta zorlanır.
Korkular ve Fobiler
Korku; özel bir duruma, kişiye ya da nesneye heyecansal tepkidir. Korkular çocuklarda oldukça sık rastlanan tepkilerdir. Kendini ifade edemeyen çevresindekilerin farkında olmayan otizmli çocuklarda da özel korkular görülebilir.
Otizmli çocukların kalabalık ortamlarda (stadyum gibi) bulunmayı reddetmeleri örnek olarak verilebilir.
Saplantılar
Otizimli çocuklarda saplantılar oldukça çok görülür.
Nesneleri bir düzene dizme,
Farklı şekildeki ve renkteki cisimleri gruplama,
Anlamsız düşünceleri zihninden atamama
Bir konu ile aşırı ilgilenme, bazen, aynı konuya ya da ayrıntıya takılma ve saatlerce konu hakkında konuşma gibi
Sokak levhaları, sayılar, köprüler, araba plakaları vb. birçok şey konu olabilir.
Diş Gıcırdatma (Bruksizm) otizmli çocukların büyük bölümünde görülür. Diş gıcırdatma oral motor uyaran ihtiyaçlarından kaynaklanıyor olabilir. Bu durum bazen geçici bazen de devam eden bir özellik gösterebilir. Yapılan araştırmalar diş gıcırdatma ile epilepsi arasında ilişki saptamıştır
OTİZMLİ ÇOCUKLARIN GELİŞİMSEL ÖZELLİKLERİ
Otizmli çocukların hepsinin özellikleri birbirinden farklıdır. Onlar birbirinden farklı gelişimsel özellikler nedeniyle en ağırdan hafife doğru bir spektrum (yelpaze) içinde değerlendirilirler.
Otizmde görülen bazı belirtiler bir çocukta yoğun olarak gözlemlenirken, diğer çocukta nadir olarak gözlenir veya hiç görülmeyebilir.
Bazı otizm belirtileri zaman içinde kaybolabilir ya da yerini farklı davranışlara bırakabilir.
Zihinsel Gelişim Özellikleri
Otistik spektrum bozukluğunda zeka düzeyine göre yapılan gruplama hala en çok kabul gören ayrımdır.Otizmli çocukların zihinsel gelişimleri üzerine yapılan çalışmalarda bu çocuklar zihinsel performansları yönünden iki alt gruba ayrılmıştır.
Zihinsel becerileri normal olanlar yüksek fonksiyonlular olarak,
Zihinsel olarak yetersiz görünenler ise düşük fonksiyonlular olarak tanımlanmışlardır.
Otizmli çocuklar ile ilgili olarak yapılan araştırmalar bu çocukların
% 40’ının 40–50 IQ
%30’unun 50–70 IQ (hafif MR)
ve %30’unda da 70 ve daha fazla IQ skoruna sahip olduğunu vurgulamaktadır
Otistiklerin %10’unda bazı konularda üstün özellikler,
%1’inde de olağan üstü yetilere rastlanabilir
Küçük yaşlarda düz çizgiler ve karalama yaparken, bazı otizmli çocuklar ayrıntılı çizimler, üç boyutlu gerçekçi resimler çizebilirler,
Gördükleri resimleri (röprodiksiyonları) çok iyi kopya ederler
Karmaşık yap-boz oyunlarını yapabilirler,
Mekanik oyuncakları kolaylıkla söküp takabilirler
Bazıları konuşmaya başlamadan 2–3 yaşlarında kendi kendine okumayı öğrenir. Ama okuduklarından bir anlam çıkaramazlar. Bu durum ’hiperleksi’ olarak tanımlanır Otistiklerin %10-20’sinin hiperleksik olduğu bilinir
Gelişmiş işitme yetenekleri olanlar, önceden öğrenmedikleri müzik aletlerini çalabilirler, bir şarkıyı bir kere dinlemekle çalabilir veya işittikleri müziğin notalarını çıkarabilirler Bu çocukların kuvvetli bir hafıza yeteneğinin olduğu da bilinmektedir.
Dil Gelişimi Özellikleri
Üç yaşına kadar normal gelişim gösteren birçok çocuk dili öğrenmede beklenen önemli bir kaç aşamayı geçer.
Bebekler doğdukları andan itibaren gülümser görünürler. Ancak, bunlar sosyal gülümseme değildir. 2. veya 3. ayda ise, artık bebekler tanıdıkları kişilere gülümsemeyi öğrenirler. Özellikle annelerine ve bakıcılarına gülümseyerek tepki verirler ilk 3–4 ay içinde de agu sesi çıkarırlar ağlarlar ve esnemeye başlarlar.
Birinci doğum gününe doğru bebek tipik olarak
İlk kelimeleri söyler,
İsmi söylendiğinde döner bakar,
İsteyeceği bir oyuncağı işaret eder,
Hoşlanmadığı bir şey önerildiğinde hayır anlamında tepkide bulunur
İki yaşına kadar çocuk “köpeğe bak” veya “daha fazla kurabiye” gibi cümlecikleri konuşur ve basit yönergeleri takip edebilir
Araştırmalar göstermiştir ki, otistik tanısı konmuş çocukların yaklaşık yarısı yaşamları boyunca sessiz kalmıştır.
Bazı otizmli bebeklerde yaşamların ilk 6 ayında babıldamalar (ba-ba, ba sesleri) olur fakat sonra kesilir.
Bu çocuklarda konuşma gelişse de, dilin fonksiyonel olarak kullanımı gelişmez, seslere karşı tepkisiz kaldıkları gözlenmiştir
Bazı otizmli çocuklar, 0–2 yaş döneminde tamamen sessiz kalır.
Bazıları ise yaşıtları gibi birkaç sözcük öğrenebilirler. Otizmin 2 ana semptomu konuşma, dil ve iletişim problemidir. Otizmli çocukların %40’ının konuşması gelişmeyebilir.
Bazı otizmli bireyler işittiklerini papağan gibi tekrar ederler, bu durum ekolali (yansımalı konuşma) diye adlandırılır.
Israrlı eğitim olmaksızın, başka insanların cümleciklerini yankılı tarzda tekrar otizmli bireylerin devam eden tek dili olabilir.
Tekrarladığı sorduğu bir soru, soru gibi tekrar olabilir veya televizyondaki bir reklâm olabilir.
Bazıları haftalar önce söylenen bir cümleyi tekrarlayabilir.
Dil bilgisi kurallarını öğrenmede güçlükler yaşarlar.
Dili kavramadaki zorlukları, basit şakaları, soru ve emirleri anlayamama şeklinde ortaya çıkabilir.
Otizmli bireyler zamirleri karıştırmaya da eğilimlidir. “benim”, “ben” ve “sen” gibi kelimeleri konuştuğu kişiye bağlı olarak anlamlarını değiştirerek kullanmakta sorun yaşarlar.
Otizmli çocuklar sözel ifadelerinde kendilerinden 3. tekil şahısmış gibi bahsederler (örneğin su istiyor gibi).
Sosyal Duygusal Gelişim Özellikleri
Leo Kanner otizmi tanımlarken sosyal çekingenliği en önemli belirti olarak, değerlendirmiştir. Günümüzde de çocukların sosyal iletişim becerilerindeki problemler, otizmin tanısını belirleyen etkenlerden biri olarak sayılmaktadır.
Otizmli çocuklar, basitten karmaşığa bütün sosyal becerileri sergilemekte problem yaşamaktadırlar.
Diğer çocuklar, birçok sosyal beceriyi başkalarını taklit ederek ve gözlemleyerek öğrenirler. Bunun aksine otizmli çocuklar, taklit etme becerilerde yetersizliklerin olması, onların sosyal oyun oynama becerilerinin gelişmemesine yol açmaktadır
Otizmli bir çocuk oyuncaklarla amacına uygun bir şekilde oynayamaz ya da oyuncaklara ilgi göstermez. Daha çok çevresinde gördüğü eşyalarla (mutfak eşyalarıyla) ilgilenir. Bazen yalnız arabanın tekerlekleriyle bazen sadece arabanın çıkardığı sesle ilgilenerek, arabayı saatlerce ileri-geri sürüp oynayabilir.
Kendi başlarına oynamayı tercih ederler. Örneğin legoları tren gibi dizebilirler veya üst üste koyup kule yaparlar.
Otizmli bireyler normal akranları ile sosyal ilişki kurmakta da güçlükler çekerler. İletişim kurdukları kişilerin duygularını anlamakla ve kendi duygularını ifade etmekle ilgili güçlükleri vardır
Bu çocuklarda görülen sosyal gelişim özellikleri;
Fiziksel temastan kaçınma,
Göz kontağı kurmaktan kaçınma veya kısa süreli göz kontağı kurma,
İnsanların jest ve mimiklerine duygularına karşı tepkisizdirler,
Sosyal kuralları anlamama,
İnsanlara oyunlara ve çevreye karşı ilgisizlik,
Yyun oynama becerilerinde yetersizlik olarak ifade edilir
Motor Gelişim Özellikleri
Otizmli çocuklarda motor becerilerin gelişimi genellikle kronolojik yaşlarına yakındır. Bu çocuklar hareketin yönergeye uygun ve seri olarak gerçekleştirilmesinde zorluklar yaşayabilirler.
Örneğin; kâğıt kesme, bir kutu içine küpleri atma gibi ince motor becerilerde yetersizlikleri gözlenmektedir.
Otizmli çocuklarda görülen motor problemler motor koordinasyon problemleri ile ilişkilidir.
OTİZMLİ ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN DUYUSAL PROBLEMLER
İşitsel Problemler
Seslere karşı çok değişik tepki gösteren otistik çocukların erken çocukluk döneminde bazı seslere hiç tepki vermemesi, birçok anne babayı çocuklarda işitme problemi olduğu düşüncesine yöneltmektedir. Otizmli çocuklar, dışardan gözlendiklerinde sesleri işitmiyormuş gibi görülebilirler. Hatta bazen kendi isimlerine bile tepki vermeyebilirler.
Bu alanda yapılan incelemelerde, otizmli çocukların kalabalık alanlardaki sesleri seçemedikleri ve bu ortamlardan rahatsız oldukları saptanmıştır.
Yapılan işitme testlerinde ise, otizmli çocukların işitme kabiliyetlerinin normal olduğu, ancak konuşma sesleri gibi kompleks sesleri algılamada problemleri olduğu ortaya çıkmıştır.
İşitme ile ilgili problemleri, hem kelimelerin algılanmasıyla, hem de konuşmanın perdesi ve tonuyla ilgilidir.
Çevrelerindeki uyarılara çok açık olmamaları nedeniyle bazen seslere tepkisiz kalabilmektedirler bazen de aşırı tepki verebilirler.
Örneğin çalar saatin sesinden dehşete kapılabilirler fakat araba kornasının sesinden etkilenmeyebilirler
Görsel Problemler
Otizmli çocuklarda gözlerin ve retinanın fonksiyonu genelde normaldir. Bu kişiler göz değerlendirme sınavından geçerler. Problem, görsel bilginin beyne iletilmesinden kaynaklanmaktadır. Otizmli çocukların insan yüzüne ve çevresindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın, hareket eden, dönen, parlak olan bazı nesnelere çok uzun süre bakabildikleri bilinmektedir. Bazılarının zaman zaman ışıktan rahatsız oldukları, hatta karanlık bir odada daha rahat ettikleri görülebilmektedir. Otizmli çocuklarda görülen görme ile ilgili problemler; göz kontağının zayıf olması, yan bakarak izleme, göz kırpma ve ışıktan rahatsız olma şeklindedir
Dokunma Duyusu ile İlgili Problemler
Normal gelişim gösteren bir bebek ilk üç ayda annesi onunla konuşurken, ona gülümser ve bazı sesler çıkarır. Daha sonraki aylarda ise, kucağa alınmak için kollarını kaldırır. İnsanlarla ilişki kurmaktan hoşlanır. Dokunma (Taktil) sistemin nöronları derinin hemen altında bulunur ve beyne mesajlar gönderirler.
Bu mesajlar
Hafif dokunuş,
Isı, acı ve sıkıştırma gibi hislerdir.
Bunlar kişiye çevre hakkında bilgi verirler.
Bu sistemdeki sorunlar kişinin dokunulmaya karşı direnç göstermesini, bazı yemekleri yememesini, bazı kıyafetleri giymemesini, ellerin yıkamamasını, ellerini hiçbir şeye sürmemesini ve ellerini kullanmamasını, acıya karşı hissizmiş gibi davranmasını, içine dönük yaşamasını(izole olmuş bir şekilde),genel irrite halini ve hiperaktif olmasını sağlar.
Herhangi bir kimse tarafından dokunulmaya, kucağa alınmaya tepki gösteren otizmli çocuklar ise, fiziksel teması reddetmekte ve çevreleriyle ilişki kurmaktan kaçınmaktadırlar.
Online randevu alarak işlemlerinizin daha hızlı olmasını sağlayabilirsiniz. Önceden rrandevu alarak sıra beklemezsiniz.